Yıllar geçti, Teoman, nefsini hükümdarlık vazifesiyle beraber büyüyen veliahdın, terbiyesine hasretmişti. Çocuğun annesi, Türk analarına örnek olacak bir ciddiyet ve vakar ile oğluna, şefkatli fakat çelik kadar sağlam bir terbiye veriyordu.
Askerî Terbiye
Terbiye, bittabi askeri idi, Mete henüz küçük yaşta iken demir gibi bir disipline alıştırıldı. Aynı zamanda din mümessilleriyle diğer Türk ulemâsından gelenek, idare, din, hukuk namına, zamanında mevcut bütün bilgileri öğrendi. Minimini bacakları at binmeye müsait olmadığı zamanlarda bile askerî hayatın bütün meşakkatleriyle ülfet ettiriliyor, kendisinde, irade, harp ve darp kabiliyetinin, gelişmesine çalışılmıyordu.
Pek küçük iken, koyunlara bindirilerek biniciliğe alıştırılıyor, binicilik talimleri ile birlikte atıcılık idmanları da yaptırılıyordu. Küçük Mete’nin kendine mahsus minimini bir yayı, o boyda okları ve küçücük bir bıçağı ve baltası vardı. Çocuk çeşitli hedeflere nişan alıyor, avcılığa ve atıcılığa büyük kabiliyetler gösteriyordu.
Hayvan Başı Kesmiyor
Mete, avladığı hayvanların başını kesmezdi. Minimini keskin bıçağı ile onların karınlarını yarar, kalbini ve ciğerlerini çıkarırdı.