Su'dan Cola'ya

Özür dilemek izin almaktan daha kolaydır.

Toptancıya mal veren firmalar ve yönetimler aciz duruma düşüyorlardı. En önemlisi ise toptancıya fazla önem veren firmalar pazar paylarını ve ürün yelpazelerini geliştirme imkânını ellerinde tutamıyorlardı.

Zaman içinde bu yetki ve sorumluluk yaklaşımıma “üç soruda yönetim” adını verdim

verebilmektir. Coca-Cola markasının mali ve imaj gücünü kullanırken küçük şirketlerin o dinamik yaklaşımını ve sorumluluğunu Ansan’a yerleştirmeliydim. Tüm çalışanlarımız kendilerini son derece sorumlu ve yetkilendirilmiş bireyler olarak görüp bu yetki ile donandıklarını bilmeliydi. Elemanlarımızın tüm gücünü dışarıya yani rakiplerimize yöneltebilmek için bu düşüncenin benimsenmesi şarttı

Benim ve müdürlerimin yapması gereken ise bu gençlere eğitim vermek, tüm çalışanlarımızı yetkilendirmek, sonuçlardan sorumlu tutmak ve tüm çalışanlarımıza Coca-Cola markasının gücü ile birlikte sanki küçük start-up8 firmasında çalışıyormuş hissini de yaşatmak olacaktı. Büyük firmaların bürokratik düşüncelerinden kendimizi kurtarmalıydık. Eğer aklımdan geçen bu değişimi başarabilirsek işte biz o zaman Ansan’daki değişimi simgeleyen tüm sonuçları değiştirebilirdik.
Küçük şirketlerin en büyük özelliği fırsatları bulup değerlendirmek ve çabuk karar

Cola markasının da satışların büyük bir çoğunluğuna hâkim olması sandalyenin stabil bir yapıda olmamasının bir göstergesiydi. Bu nedenle sandalyenin çok daha dengeli olması için tüm sistemin üzerine titrediği Coca-Cola’yı unutmadan onun sayesinde başka ürünlerimizin de var olması ve böylece markaların hızla büyümesinin sağlanması en önemli görevlerimizden biriydi.

Ben ürün yönetimini sandalyeye benzetiyorum. Coca-Cola bu sandalyenin çok güçlü bir bacağıydı ama diğer ürünlerimizi belli bir hacme ve pazar payına ulaştırmazsak bu sandalye çok dengeli olmazdı. Tek başına Coca-