Paris'in soğuk köprülerinin altında, Seine Nehri'nin kıyısında, yaşamını sürdürmeye çalışan bir ayyaş olan Andreas Kartak'ın hikayesi anlatılır. Andreas'ın hayatı, ona hiç ummadığı bir anda yardım eli uzatan gizemli bir yabancının verdiği iki yüz frankla değişir. Ancak bu para, Andreas'a bir yük ve bir sınav haline gelir; geçmişle yüzleşme, sözünü yerine getirme ve ruhsal bir kurtuluş yolculuğuna dönüşür.

Roth'un ustalıkla işlediği bu hikaye, bir insanın zayıflıkları ve umutlarının zarif bir portresidir. Andreas, tüm düşkünlüğüne rağmen onurunu ve borcunu ödeme çabasını sürdürürken, yaşamın beklenmedik mucizeleri ve zorlayıcı gerçekleriyle boğuşur. "Aziz Ayyaşın Efsanesi", hayatta kaybolmuş olanlar için bile umudun var olduğunu ve her ruhun bir ikinci şansı hak ettiğini fısıldayan, dokunaklı ve derin bir öyküdür.

Joseph Roth, 1930'ların Paris'inin atmosferini öylesine canlı ve içten bir şekilde yansıtır ki, okur kendini o köprülerin altında, Andreas'ın yanında bulur. "Aziz Ayyaşın Efsanesi", umut, inanç ve insan onurunun derinliklerini araştıran, trajik ama aynı zamanda ruhu aydınlatan bir anlatıdır.